Yeni Şeyler

Bir Beyaz Yakalı Modern İnsan Olarak Erkeğin Portresi

Beyaz yakalı erkeğin hangi sahtekâr dönüşüm sonunda yelelerini sıfıra vurdurup dişlerini fırçalamaya başladığı bir sürü araştırmacının helak olduğu dipsiz bir sorunsaldır. Bizzat Darvin’in, kendisinden ters bir evrim süreci beklediği bu hiç de latif olmayan cinsin, vurma-kırma temelli kadim iletişiminden “imajım ne ve nasıl olmalı”ya veya az ve sert kelimeli(siz) giriş –gelişme-sonuç (çat-pat-küt) tarzından efemine bir başarılı (güzel) görünme odaklı bir oyuncuya hangi mutasyonla dönüştüğü, tarihin en anlaşılmaz hadiselerinden biridir. Son bin yıllık istatistikler, şap kullanımının veya uzun saç-küpenin bununla bir ilgisi olmadığını kesin bir şekilde kanıtlamıştır. Erkeğin IQ, EQ veya herhangi bir Q(uality)’sının uzun periyotlarda incelendiği çalışmalardan da bir sonuç çıkmamış, erkeklerin tüm zamanlarda iyi ihtimal şaşkın kötü ihtimal süzme salak olduğu yeniden anlaşılmıştır. Nitekim, herhangi bir erkek topluluğundan “koca olur adamı” eliyle koymuş gibi şıp diye bulup çıkaran kadınların oranındaki sabit trend ve bu erkeklerin hepsinin düğün fotoğraflarındaki sanki bir şey başarmışlar gibi nedensiz ve anlamsız zafer gülümsemeleri bu veriyi desteklemektedir. Sonuçta bu alandaki araştırmacı-yazarların hepsi, beyaz yakalı erkeğin aslında beyaz yakalı kadınların zoraki erkekleşmesi sürecinin olumsuz yan ürünü olduğu konusunda hemfikir olmuşlardır.

 

Varsayımların tam aksine, vakti zamanında sorumluluk, güç ve kavi duruş olarak özetlenen “erkek adam” duruşunun aslında erkeklerin otantik özelliği olmadığı, becerileri son kertede birkaç kelimeyi birleştirip zorunlu ihtiyaçlarını tek başına karşılamaktan ibaret erkeğin bu duruşa kadının tasarım, talep ve desteğiyle geçebildiği artık iyice bilinen bir husustur. Ancak tarihte ilk kez mutfağından zorla çıkarılıp fabrikaya işçi yazılan İngiliz kadınıyla başlayan ve İngiliz mutfağının da fish & chips’den ibaret kalmasının müsebbibi olan Endüstri Devrimi, kadınların erkek algısında da ciddi değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Evvelden erkek işi diye nitelenen işlerin hiç de öyle sanıldığı gibi zorlu işler olmadığını ve erkeklerin çok yoruldum laflarının pişpirik, barbut ve “bul karayı al parayı”dan ibaret olduğunu anlayan kadın, hem kel hem de fodul protestosuyla iş dünyasına yavaş yavaş girmeye başlamıştır. Eksik etek, saçı uzun veya sarışın engellerini doğrudan, olmadı çokça bulunan bir saftirik üzerinden geçen kadın, kısa sürede erkeğin varlık nedeninin içini de boşaltmıştır. Kadınların arasında gıybet molasında geçen “acaba bir şans daha mı versek” yollu tartışmalar, erkeklerin tam desteği ile patlak veren Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla bir daha tartışılmamak üzere sonlandırılmış ve böylece de erkeğin bitmez aylaklık ve amaçsızlık dönemi başlamıştır.

 

Kendi başına bir varlık nedeni bulamayan, kurtulamadığı bir baltaya sap olma güdüsü için de en iyi ihtimal tuttuğu takımın golüne sevinen veya süper kahramanlı çizgi roman okuyan erkeğin gözü, en sonunda elbette yine kadına takılakalmıştır. Sonunda da kadın yapıyorsa kesin matah bir şeydir özetli tarihsel sağduyusunun gayrı ihtiyari peşine takılarak yakayı beyazlatıvermiştir. İşte bu yüzden tarihinde hiç olmamış bir kozmetik kalemini bütçesine eklemiş, bildik üstüne yürüyüp hakkıyla sopasını yeme adabını terk edip başarılı görünmek uğruna türlü kumpaslara bulaşmış, alışılmış yere sağlam basan yengeç yürümesini, hoppa ve uçarı yürümeyle değiştirip vakarını da iki paralık edivermiştir. Türlü aksesuarlara döktüğü ufak çaplı servete elini çenesine götürüp poz vermeyi eklemiş veyahut ticari fırsattan istifade berberden kuaföre tevdi etmiş salonlarda “saç-sakal” yerine türlü manikür, pedikür ve epilasyon işlerine bulaşmıştır. Kendini parlatma hamlelerine vücut dili erbabı, salon adamı ve monşör titriyle yeni bir eşik atlatmak için her hafta sonu soft eğitimlere koşturmuş, tenini solaryum marifetiyle koyulaştırmış, ışıl ışıl dişlere sahip olmuş, dolaptan gardıroba terfi ederek tekstilin engin dünyasında kendini iyice kaybetmiş, hot-zot adamın yerini akla hayale gelmez esneklikler ve kıvırmalar almıştır.

 

Günün sonunda etrafta ne eş ne de baba olacak adam kalmadığını gören kadın, nerede hata yaptığını elbette anlamıştır. Kadın gibi erkeği de insan yapan, başkalarına olan sorumluğudur. Ama heyhat, iş işten çoktan geçmiştir. Artık herkes kartvizit, cep telefonu ve Twitter follower sayısı üçgenindedir. Kadının zoraki erkekleşmesi, erkeğin de artık kulanım alanı olmayan adam olma halinden vazgeçmesiyle sonuçlanmış, türküdeki safiyane “sen bana bacı ol, ben sana kardaş” temennisi, herkesin cinsiyet bağımsız olarak yek diğerinin kurdu olmasıyla neticelenmiştir. Artık vakit çok geçtir, çünkü vakit dumanlı hava vaktidir.