Göçmen kuşlar, adları üstünde göçerler. Göçme nedenleri de malumunuz rızıklarını kazanmaktan ibarettir. Gittikleri hiçbir yerde göçmen oldukları için yüceltilmezler. Bizzat kendileri de bu göçmenlik hallerine özel bir önem atfetmezler ve bu halleriyle gurur falan duymazlar. Mesela daha uzun uçabildikleri için ya da ne bileyim renklerinden ötürü falan ayrıcalıklı ya da “daha kuş” olmazlar. Haddizatında kuşturlar çünkü ve mevsimsel şartlar falan gibi zorunluluk halleri nedeniyle göçüp dururlar. Göçmeyen kuşlardan daha kültürlü, daha güzel, daha çalışkan veya daha modern falan oldukları gibi garip söylenceler de kuş meclislerinin konusu olmaz.
Göçmeyen kuşlar ise, adları üstünde göçmezler. Rızıklarını bir şekilde göçmeden de kazanabilecek durumdadırlar. Göçmeyip tekkeyi bekledikleri için kimse onlara çorba falan vermez, zaten sanırım çorba da içmezler. Bizzat kendileri de bu göçmeme hallerine özel bir önem atfetmezler ve bu halleriyle gurur falan duymazlar. Mesela kıştan korkmadıkları için ya da ne bileyim varsa “abi zaten geri döneceğiz, niye tee oralara gidelim” gibi bir hayat bilgisinden ötürü falan ayrıcalıklı ya da “daha kuş” olmazlar. Haddizatında kuşturlar çünkü ve mevsimsel şartlara göğüs gerip göçmezler, kalırlar. Göçen kuşlardan daha dirençli, daha köklü, daha yerli veya daha organik falan oldukları gibi garip söylenceler de kuş meclislerinin konusu olmaz.
Göçmen kuşlar, geldikleri yerde daha yüksek binaların veya daha çok makinenin olmasına göre falan özel bir muamele görmezler. Kimse onları bize teknoloji ve kültür getirecek falan diye kapılarda karşılamaz. Hepsi hepsi ilkbaharı muştuladıkları için ince bir tebessüme vesile olurlar. Ortada göğüslerini gere gere biz göçmeniz diyerek gezdiklerini gören olmamıştır. Sade göçmen olmalarından dolayı daha fazla şeyi hak ettiklerini falan da zannetmezler. Bildiğin kuş faaliyetleri olarak göçmeyenlerle birlikte solucan, kurbağa, balık falan avlarlar ve yavrularını büyütmekle iştigal ederler. Kendilerini özel falan hissetmezler, kendilerini kuş gibi hissederler. Belki mavi gözlü olanları vardır, ama sarışın falan değildirler. Olsa da olmasa da işte kuşturlar ve olup-olmamasına kahırlanmazlar ve bundan bir onur da çıkarmazlar.
Göçmeyen kuşlar ise, kaldıkları yerde daha alçak binaların veya daha az makine olmasına göre falan ikinci sınıf olmazlar. Kimse onları düşük teknolojili veya düşük kültürlü gibi saçma ithamlarla yermez, suçlamaz. Hepsi hepsi etrafta olmalarıyla ince bir tebessüme ve karlı günlerde falan iyi insanların merhametine vesile olurlar. Ortada göğüslerini gere gere biz göçmeyiz diyerek gezdiklerini gören olmamıştır. Göçmemelerinden dolayı daha az şeyi hak ettiklerini falan da zannedilmez. Bildiğin kuş faaliyetleri olarak bir zaman göçmeyenlerle birlikte bir zaman da yalnız solucan, kurbağa, balık falan avlarlar ve yavrularını büyütmekle iştigal ederler. Kendilerini özel falan hissetmezler, kendilerini kuş gibi hissederler. Belki mavi gözlü olanları vardır, ama bunlar da sarışın falan değildirler. Olsa da olmasa da işte kuşturlar ve olup-olmamasına kahırlanmazlar ve bundan bir onur da çıkarmazlar.
İş, göçmen ve göçmeyen insanlara gelince ise pusula sapıtır. Durduk yerde kendi kendilerine gururlanmada veya yerinmede kimse bunların eline su falan dökemez. Kimi Balkan-Selanik-Girit göçmeni olmanın kendilerine lig atlattığını düşünür, kimi yedi göbek İstanbullu, İzmirli veya bilmem nereli olmaktan anlaşılmaz bir üstünlük hissine kapılır, kimi de başka bazı yerlerden olmaktan üzülür ve kendini sürekli nedensiz özür dileyen bir halde ikinci sınıf olarak bulur, hisseder. İnsanlar bir tuhaftır vesselam.
Bir haksızlığı düzeltmek iyi olabilir: Kimdir kuş beyinli olan, kuşlar mı?