Adam, ikisi siyah biri beyaz üç toptan birini alıp eline sakladı. Masada biri siyah öbürü beyaz iki top kaldı. Ötekine dönüp sordu, “bil bakalım, elimdeki ne renk?” Öteki adam “elbette siyah” dedi. Adam şaşırdı, “ama nasıl bildin?” diye sordu. Öteki adam sırıtarak, “bundan kolay ne var” dedi, “karamsarın tekisin, ayakkabın da siyah”.
Öteki adam siyah topu aldı ve diğerlerinin yanına masaya bıraktı. “Sıra bende” deyip masadan bir top aldı, geride iki siyah top kaldı. “Şimdi sen bil, elimdeki ne renk?” “Çok kolay” dedi adam, “beyaz”. Öteki adam daha çok şaşırdı, “peki ama sen nasıl bildin?” diye sordu. Sırıtma sırası kendine gelen adam bir de elleriyle saçlarını karıştırdı, “çünkü” dedi “mesele, farklı olmak ya da olmamak”.
Bu sırada odaya kadın girdi ve masadaki toplara bakarak “yine mi toplantı?” dedi. Öteki adam “dahası da var” dedi ve cebinden yeni kartvizitini çıkartıp masaya koydu, “altın yaldızlı, gofre kabartmalı ve flok baskılı”. “Peki ya QR kodu?” diye sordu adam ve masaya kendi kartvizitini sürdü, “hologramlı, laklı ve elbette QR kodlu”. Öteki adam geri çekildi.
Kadın nedensiz tayyörünü düzeltti ve kendini iyice yükseltmiş ayakkabılarından birini yere sertçe vurarak “yine de hiç şansınız yok” dedi. Mimiklerinden arındırılmış yüzünü, orada olmayan bir nesneye döndürerek dudaklarını büzdü ve gözlerini buğuladı, “bu kıvrımlar ve merhamet nesnesi olmadıkça neye yararlar ki?” Adam ve öteki adam endişeyle birbirlerine baktı.
Öteki kadın, “mesele kıvrımsa …” deyip içeri girdi ve kalınlaştırılmış dudaklarına bir zafer tebessümü kondurdu. “Üstelik boy, genişlik ve yaş da önemli.” Kadının iyice incelmiş kaşları bir an çatıldı, “öyle” dedi ve ekledi, “peki ya hem soğuk hem de sıcak olabilmek?”. Öteki kadın bocaladı, belki de eteği olması gerekenden kısaydı veya saçını daha muhafazakâr bir renge boyatmalıydı.
Son olarak patron odaya girdi. Dördünü de baştan aşağı süzdü. “Çok düşündüm”, dedi. “her birinizin profillerini inceledim, like-dislikelarınızı, kahve-cep telefonu-arabalarınızı, hatta diplomalarınızı…”. Titanyum çerçeveli gözlüğüyle oyalandı. “Biz” dedi, “muhafazakâr, modern ve ulusal değerleri olan bir işletmeyiz”. Kadınlar duraksadı, adamlar bir adım öne çıktı. “Biliyorsunuz” diye ekledi, “pazar çok rekabetçi ve zirvede yalnızlık zor”. Kadınlar hafifçe tebessüm etti. “Üstelik vizyon ve misyonumuzda …”.
Birden odaya bir temizlikçi girdi. Bir sürü şirketi temizleyen bir başka şirketin işe yeni alınmış kırsal elemanıydı. “Gidin biraz da dışarda oynayın,” dedi, “daha temizlenecek 17 oda var.” Patron ve dördü itiraz etmeye çalıştılar, ama temizlikçi aldırış etmeden her şeyi ve herkesi dışarı süpürdü. Strateji Et ve Tavuk Ürünleri firmasına Genel Müdür seçimi bir başka güne kaldı, ödenmemiş fazla mesailer, kıdem tazminatları ve hala yapılmamış sigortalar ile.
Write a comment