Yumurtalar ve Twitter
Pazarlama Direktörü Hande Hanım, Cemil Beyin kapısını hafifçe tıklatarak içeri girdi, yüzü gülüyordu. Her daim nazikti, şıktı, güzeldi ve sigortacılık hakkında hiçbir fikri yoktu.
-“Hayırdır?” dedi Cemil Bey “Siz de mi Hazine’nin istediği yeni raporları sormaya geldiniz?”
-“Hayır”, dedi inci gibi dişleriyle gülümseyerek, “Size bir müjdem var. Hem Hazine raporu dediğiniz de ne ki?”
-Elini havada sallayarak bir boşver çekti Cemil Bey ve masaya üç kez vurarak “Hayırdır, nedir sürpriziniz?”, dedi.
-“Sonunda” dedi Hande Hanım, ”Genel Müdür Beyefendiyi ikna ettim, artık bizim de Twitter’da kurumsal bir hesabımız olacak ve böylece müşterilerimize yepyeni bir kanalla ulaşabileceğiz.”
-“Sebep?” diye geveledi Cemil Bey, ama Hande Hanım onu duymadı bile.
-“Hemen bu kanalda neler neler yapacağımıza ilişkin bir beyin fırtınası toplantısı düzenliyoruz Cemil Bey. Yarın öğleden sonra 2 sizin için de uygun mu?”
Cemil Bey, emir büyük yerden geldiği için çaresiz “olur” dedi ve bölümünden Burak ile Selçuk’u da toplantıya getireceğini ekledi. Onun da Twitter hakkında hiçbir fikri yoktu.
Toplantı salonu kalabalıktı. Hande Hanım, kendisinin katılımcılık diğerlerinin kısaca nerede çokluk …diye tanımladığı bir güruhu tek tek dolaşarak fırtınaya dahil etmeyi başarmıştı. Toplantının resmi olmayan kayıtlarına göre de diyolaglar şu şekildeydi.
-“Sigorta şirketlerinin %97’sinin Twitter hesabı var.”
-“Kalan %3?”
-“O da biz oluyoruz efendim.”
-“Peki, ne yapıyorlar Twitter’da?”
-“Araştırdık, ama pek anlamadık, çoğu durmaksızın aynı ürünü anlatıp duruyor. Bazıları da hasar sorunlarının bildirimi için bir kanal olarak kullanıyor.”
-“Ne yapıyorlar hasar sorunlarıyla ilgili?”
-“İşte, Çağrı Merkezlerinin numarasını verip, bizi arayın lütfen diyorlar.”
-“Aman ne marifet! Peki başka?”
-“Az da olsa bir kısmı da sosyal sorumluluk projelerinden bahsediyorlar.”
-“Bizim hiç yok ki.”
-“Olur mu efendim, geçen sene Belediyelerinden izin alıp Derece Beldesindeki bir tepeye hatıra ormanı yapmadık mı?”
-“Yapmaya çalıştık efendim, ama Belediye pahalıya geliyor deyip hiç birini sulamayınca hepsi kurumuş.”
-“Allah Allah, nereden öğrendiniz?”
-“Rakip şirketlerden biri sosyal sorumluluğu böyle olanın hasar servisleri ne ola ki diye twit atmış geçen.”
-“Vay terbiyesizler. Neyse efendim. Yaptığımız araştırmalara göre adımızı ne yazık ki başka biri almış.”
-“Araştırırız, merak buyurmayın.”
-“Teşekkür ederim. Bir de açacağımız hesaba kurumsal bir fotoğraf ekleme meselesi var.”
-“İşte binayla Genel Müdür Beyefendinin resmini koyalım, olsun bitsin.”
-“Ben de öyle düşünmüştüm, ama Genel Müdür Beyefendi tam bir çoğulculuk örneği göstererek son yıllık rapor için çekildiğimiz toplu fotoğrafın kullanılmasını istedi.”
-“Peki, ne yazacağız Twitter’da Allah aşkına, sabah işe geç gelenleri mi, Çağrı Merkezinde yere dökülen çay-kahvelerin sayısını mı?”
-“Latife buyuruyorsunuz efendim. Benim önerim yeni ürün ve servislerimizi duyurmak, müşterilerimize her gün 3 kez günaydın, tünaydın ve iyi akşamlar diyerek bir istekleri olup olmadığını sormak.”
-“İstekleri olursa?”
-“Çağrı Merkezimize yönlendireceğiz efendim.”
-“Çok yaratıcı!”
-“Peki, bu twitleri kim çekecek, nöbetleşe mi yapılacak?”
-“Yok efendim, bölümümdeki iki genç ve değerli arkadaşım bu işle uğraşacak.”
-“Vira bismillah o zaman”
Kronolojik olarak sonraki gelişmeler şöyle oldu:
• Şirketin hesabını alanın şirket acentesi Temizaçıkeller olduğu anlaşıldı. Sıkı bir pazarlık sonucu acente sahibi Burak Bey, peşin 25 bin TL’ye hesabı vermeye razı oldu. Yapılan türlü tehditlere pabuç bırakmayan Burak Bey paraları sayarken de sordu; “Abi o fotoğrafınız ne öyle, hepiniz mikroskop altında bücüşmüş mikroplar gibi görünüyorsunuz. Kimse size Twitter fotoğraflarının ne kadar küçük olduğundan bahsetmedi mi?” Burak Bey binadan güvenlik eşiğinde çıkarıldı, giderken zaten portföyünü başka bir şirkete geçirdiğinden bahsediyordu.
• Resmi hesabın açılışı şerefine küçük bir kokteyl verildi. Genel Müdür Beyefendinin lütfen işler aksamasın talimatı nedeniyle kokteyl mesai sonrası verilince sadece 4 kişi katıldı. Bütün kanepeleri yiyip mide spazmı geçirdiler.
• Hande Hanımım önerisiyle takipçi sayısı her gün duyurulmaya başlandı. Toplam takipçi sayısı ilk gün 3, ikinci gün 13 ve üçüncü gün de 14 oldu. Bunlardan ikisi şirketin hasar hizmetlerine sinkaflı bir şeyler yazınca bloklanmak zorunda kalındı. Bu arada bir başka müstahar hesap da bu sinkaflara misliyle karşılık verdi. Bu birinin Hasar Müdür olduğundan herkes kuşkulandı, ama ispat edilemedi. Bir başka takipçi de, Güney Amerika’dan, şirketin yanlış şirket olduğunu anlayınca takipten vazgeçti. Böylece şirketin küresellik iddiası da sona erdi.
• Beş günün sonunda takipçi sayısı sadece 12'de kalınca ve rakiplerden biri de her Allah’ın günü şirketin toplam takipçi sayısını latifelerle bezeyerek twitleyince Genel Müdür Beyefendi bir direktif yayınladı. Direktifle tüm şirket çalışanları sahte hesaplar açıp şirketi takip etmeye başladı. Böylece toplam takipçi sayısı 127’ye çıktı.
• Şirkette her gün yeni bir ürün çıkmayacağı anlaşılınca mesajları çeşitlemek gayesiyle Büyük Düşünürlerden Özlü Sözler adlı bir kitap pazarlama bütçesinden alındı ve her gün bir sayfası Twitter’da yayınlanmaya başlandı. Ancak ilgili yayınevi telif için şirketi arayınca bu işten vazgeçildi ve kitap da 25. hizmet yılı münasebetiyle Hüsamettin Beye hediye edildi. Çare olarak da Genel Müdür Beyefendi’nin direktifiyle tüm çalışanlardan 140 karakteri aşmayacak ve telife konu olmayacak özlü sözler bulması istendi.
• Takipçi sayısı 375’e ulaştı. Hande Hanım bunu gururluyuz başlıklı bir duyuruyla tüm şirkete duyurdu. Ancak Twitter aynı akşam yaptığı bir operasyonla fake hesapları silince, takipçi sayısı 128’e düştü.
• Hande Hanımın teklifiyle takip et beni takip edeyim seni uygulaması başlatıldı. Birçokları nedir bu tren ve fasit daireden maksadımız dese de uygulama sürdü. Böylece takipçi sayısı 179’a kadar yükseldi. Ancak bu yeni takipçilerin sigortada bezi olmadığı ve çoğunun da bir şey satmaya çalışan zatlar olduğu anlaşılınca çoğu bloklanmak zorunda kalındı.
• Genel Müdür Beyefendi katlara yaptığı ani bir teftişte herkesin işi gücü bırakmış Twitter ile uğraştığını görünce ve rivayetlere göre “başlarım bu işe …” diye başlayan bir cümle kurarak uygulamayı tümden rafa kaldırdı. Hande Hanımın ağladığı, ekibindeki elemanların da geri dönüşümüz muhteşem olacak dedikleri dedikoduları yayıldı.
• Burak Bey, şirkete bir şekilde girmeye başarıp isterlerse hesabı 150 TL’ye geri alabileceğini söyledi. Güvenlik eşliğinde binadan çıkarıldı ve İdari İşler Müdürü de güvenlikçileri fırçaladı.
Cemil Bey, mesai sonrası kadim dostu Ahmet Bey ile odasında laflıyor ve çaktırmadan sigara içiyorlardı.
-“Bizim oğlan” dedi Ahmet Bey, “bizim Twitter hesabını The 100 Worst Accounts in Insurance adayı olarak önermiş.”
-Cemil Bey hafif sıçradı yerinden, “Ne, nasıl?” dedi, “kabul etme ihtimalleri varmıy mış?”
-“Bilmiyorum”, dedi Ahmet Bey,” ama veledin 875.000 küsur takipçisi var, etkili biri anlayacağın”.
-“O zaman gelsin burada çalışsın, Hande Hanımın da istifa ettiği söyleniyor zaten” dedi Cemil Bey.
-“Ben de söylediydim” diye cevapladı Ahmet Bey, “ama sigortacılık yapmak istemiyormuş. Amale işi, karlılık da çok düşük, hep fiyat savaşından dedi.”
-“Vay sıpa”, dedi Cemil Bey, hemen ardından Ahmet Beyden özür dileyerek.
-“Sorun değil”, dedi Ahmet Bey, ”ben de benzer bir şey demiştim”
-“Peki, ne yapacakmış? diye sordu Cemil Bey.
-“Bankacılık” diye cevapladı Ahmet Bey.
Hava iyice kararmaya başlamıştı. Evden fırça yememek için her ikisi de alelacele toparlanıp şirketi terk ettiler.