Yeni Şeyler

Yeni Proje: Thunderstorm

 

Ortalıkta bir söylenti dönüp duruyor. Şirketi satacaklarmış. Yabancılara. Yani bunca yıllık mazi ve bunca emek bir imza ile sona erecekmiş. İşe yarayanlar kalacakmış. İşe yaramayanlar süratle derdest. Adamların –kimse artık bu adamlar – bütün dünyada bir sürü şirketleri ve engin bir sigortacılık deneyimleri varmış. Teknolojilerine de diyecek bir şey yok imiş. Ne yalan söylemeli ürktüm biraz. Şu üniversiteden kalma İngilizce yeter mi acaba? Ne olur olmaz deyip bir kursa mı yazılmalı yoksa? Bu yaşta biraz zor. Sonra yaşta var tabi. Emekli olmuştuk 4 sene önce nihayetinde. Torun desen o da var. Gördün mü şimdi iyice ürktüm. Geçen beş yılın bütün muhasebe kayıtlarını istediler. Güç bela verdik. Beş senelik bilgiyi ne yapacaklarsa. Evet, bazı bilgileri varsaydık, ama hepsini de kafadan atmadık ya canım. Dört sene önceki veritabanı değişikliğinde bazı veriler gitmiş, İki sene önce de bir tabloyu yanlış güncellemiş bizim Ali. Neden sonra emekli olup gitmişti, hatırladım. Sanırım kayıtlar bizden gittikten sonra yukarda da biraz ellendiler. Adamlar da aynı şirketten bahsettiğimize emin misiniz diye haber salmışlar. Ama benim gönlüm ferah. İstediler verdik işte. Biri çıkıp da demez ama Cemil Bey olmasaydı halimiz haraptı diye. Hiç minnet kalmamış. Gemisini kurtaran kaptan, benden sonrası tufan ve atma samanı gelir zamanı. Sonuncusu olmadı galiba. Akıl mı kaldı canım, her şey üstümüze üstümüze geliyor. Zaten hanım mutfakta da sigarayı yasak etti.

 

Bir plan yapmalı acilen. Yakında birileri gelir ve anlat der nedir bu şirketin teknolojisi falan. Şimdi desek işte süper şeyler yaptık. Acenteler biraz yavaş da olsa poliçe kesiyor, listeler alıyor, güvenmiyorlar ayrı. Müşteri bilgilerini de daha çok almaya başladık, acente milleti birini dahi doğru yazmasa bile. İşte ince ekranlar aldık, bir firmayla anlaştık basım ve fotokopi ucuzladı. Sistem odasına yedek klima ekledik, bir de yangın söndürücü kurduk. Şifre verdiğimiz herkesten taahhütname alıyoruz, vallahi billahi. Hazine raporlarını veriyoruz, genellikle geç ve eksik. TRAMER’e bağlıyız, ama mutabakat henüz kısmet olmadı. Veri küpü için birkaç firmayla görüştük, ama meğer bütçemiz yokmuş. Biz yazarız demişim, hangi akla hizmetse. Yazamadık, ama birkaç listeleme programı daha oluştu bu vesileyle. Sanal POS sistemini kurduk, aslında bankaların verdiği bir sistemi aynen kullanmaya başladık. İade iptal işlemleri yok ayrı, lakin her şeyi de teknolojiden beklememek lazım gelmez mi efendim. Acentelere dağıttığımız makbuzların makbuz no’larını sisteme ekledik, hatta bir ara zorunlu kıldık. Ama acenteler biraz bağırınca vazgeçmek mecburiyetinde kaldık. Hasar bölümüne faks server aldık, yazıktır gariplere diye. Şimdi de SMS göndermek istiyorlarmış, geçmiş olsun falan içerikli. Besle kargayı oysun gözünü hesabı. Reasürans işler biraz karışık. Ne yalan diyeyim koca bilgi işlemde reasüransı anlamış birinin olduğundan hayli şüpheliyim. Akli evvel tahsilat müdürümüzün isteği ve Sayın Genel Müdürümüz Beyefendiyi kafalaması neticesi acentelerin borçlarını ara sıra ödemeden üretimi sürdürmelerini engelledik. Neden sonra acente teminatlarını dikkate almadığımız ve acentelerin kümül ödemelerinin bazen poliçelere dağıtılmadığını anladık. Hala sorunu çözmeye çalışıyor bizim Bekir. Arada kontrol etsem iyi olacak galiba, olmadı Tahsilat Müdürlüğüne faturayı kesmek lazım. Her durumda ihale bize kalıyor efendim, yok mu bizden başka günah keçisi.

 

Böyle anlatınca bir şeye benzemedi tabi. Bunu diyeceğine çak istifayı gitsin. Şu köşede eskiden kuru temizleyici olan dükkanı internet kafe yaparım artık. Oyun moyun da olursa bakarsın tutar. Acenteler giremez diye de yazarım. Ya da bilgisayar falan mı satmalı, arada kartuş da doldururuz, ADSL modem kurarız filan. Zor görünüyor. Paradan geçtim, bir şey yapmazsak paso evdeyiz mecbur. Kahvede bile sigara yasak. Okey ve pişpirik de bir yere kadar. Evde otursak hanım canımıza okur. Yok şunu tamir et, yok bu odaya girme, yok bir salata yap, yok yine mi sigara içtin mutfakta. Azıcık kalan karizmaya da elveda de sonra. Benim koltuğa bile el koyar maazallah. Maçları komple unut demeye hacet yok. Yok yok bir çare bulmalı. Bu adamlara Cemil’in vazgeçilmez bir adam olduğu mutlaka gösterilmeli. Değil işten ayrılmak, göklere çıkarılmalı. Lakin nasıl?

 

Şu çocuk vardı. Hani Ali’nin arkasındaki küçük masaya oturttuğumuz. Burak mıydı ismi? Şu müşteriler internetten poliçe vesair bilgilerine ulaşsın yasası çıkınca işi o yapmıştı. Renkli şekerli bir arayüz yazmıştı. Üstelik offline falan bir şekilde entegrasyonu da kurmuştu bizim sistemle. İngilizcesi de vardı galiba o çocuğun değil mi? Dur bakayım. Bu fikir işe yarar gibi görünüyor. Şimdi bu sistemi alsak, desek ki bu bizim yeni projemizin ilk adımı. Bu sistemi her yere yayacağız. Süper ekranları olacak acentelerin de merkezdekilerin de. Üstelik bunu çok ucuza yapacağız. Olmadı bir iki transfer de yaptık mı. Neden olmasın. Acaba ekranları biraz büyütüp, sistem odasına bir klima daha taktırsam mı? Bütçe yok falan derler. Olmadı Burak’ın arkasındaki klimayı söker oraya takarız. Zaten Burak’tan başka kimseye de faydası yok. Burak da biraz terlesin canım, daha kaç yıl oldu ki çalışalı. Bu yeni projeye bir de alengirli isim lazım. “Bırakınız Yapsınlar Bırakınız Geçsinler”? Uzun oldu biraz, üstelik çok mu liberal ne. “Sigortasist” nasıl? Sis sistem demek yani. Çok demode geldi kulağıma. Bir de şunu deneyelim ABC. IBM gibi üç harfli. Teknoloji bu işin ABC’si manasında. Ama bu harflere de kelimler lazım. Atik Becerikli C??? C’den bir şey bulamadık. Yazık oldu ABC’ye. C’den bir şey bulsam iyi olacaktı. Hem Cemil’in de C’si derdim. İmzamızı attık bu işe gibi. Aman, bu üç harfli isimlerden de sıkıldı aslında millet. Tek kelimelik bir proje ismi daha şık durur. Mesela Fırtına desem. Güçlü, çabuk, etkili. Oluyor galiba. Dur dur! Bu adamlar gavur değil mi? Bunu İngilizce yapmak lazım. Sözlük neredeydi? İşte D, E, F. Fırtına, Storm. Güzel oluyor. Dur bakayım devamında ne yazıyor. Fırtına, storm. Gökgürültülü olunca da Thunderstorm oluyormuş. İşte tamam. Projemizin ismi budur. Aferin be Cemil, senden geçmemiş daha.

 

Mutfakta sigara içsem hanım fark eder mi acaba?